13 Aralık 2010 Pazartesi

Suriye,Ürdün,Lübnan Gezisi 04-12 Aralık 10 BÖLÜM 4-LÜBNAN

sadece gezi fotoğraflarına bakmak isteyenler için link:
gezinin önceki kısımlarını bölüm-1,bölüm-2,bölüm 3 'de bulabilirsiniz.

gece saat 01:00 gibi LÜBNAN sınırında işlemlerimizi yaptırdık.sınırdan çıktığımızda sanki terkedilmiş yada işgal altında bir yere gelmiştik.yol kenarları askeri barikatlarla,panzerlerle doluydu.
taksici bizi garajda indirecek oradan da başka bir taksi ile internetten öğrendiğimiz otellere gidecektik.
üzerimizde hiç LL (LÜBNAN LİRASI) yok.taksici bir bakkalda bozdurabileceğimizi söyledi.ertesi gün anladık ki bakkal kurdan bize geçirmiş.gezimizin kasası Ahmet bunu biraz kafaya taktı.biz para harcayanlar olarak 'boşver takma' dedik.
şöförün gözler son 20 dakikada kapalı gibiydi.taksi sınırdan BEYRUT'da bahsettiği garaja kadar 2 saatte götürdü.başka bir taksi buldu.bagajları yerleştirdik.'HAMRA bölgesine kaça gidersin' dedik 20 USD dedi.biz '10 USD' dedik bagajları geri indirdik.başka biri ben '10 USD'ye götürürüm' dedi.'HAMRA'da EL-NAZİH pansiyona gideceğiz' dedik.'biliyorum' dedi.atladık.
saat 02:00 olmasına rağmen şehir hala hareketliydi.barlar doluydu.sokaklarda EL-NAZİH pansiyonu aramaya başladık.sonunda taksici 'burada böyle bir yer yok' dedi.bizde 'biliyorum demiştin' dedik.bakşa bir taksi durdu.durumu taksici arkadaşından öğrenince 'EL-NAZİH kapandı' dedi.bizde 'rezervasyonumuz var' diye yalan söyledik.'başka yere götüreyim' dedi taksici.bir kaç otele girdik.50 USD'den aşağı fiyat yoktu.taksici ile bu işin olmayacağını anladık.son dediği yere gittik.köhne,han gibi bir yeri işaret etti.bizde 'sen bize EL-NAZİH'i biliyorum dedin ama bizi oraya götürmedin yalancısın' dedik.ingilizce bilmiyormuş ayaklarına yatıp 'burada kalın ucuzdur' dedi.'burası otel bile değil,biz başımızın çaresine bakarız' dedik.10 USD'yi verdik tabii ki.
çantaları sırtlanıp bir iki otele baktık.NAPOLİ OTEL ile pazarlık yapıp kahvaltı hariç 100 USD/ 5 kişi kaldık.otelin dışı bir şeye benzerken içi berbattı.odalarda ağır bir yağ kokusu vardı.bildiğin apartmanı bozup otel yapmışlar.gecenin 03:00'ünde otel arayacak halimiz kalmadığından duş alıp yattık.
sabah otel telefonundan biribirimizi arayıp buradan gitme kararı aldık.fakat Fikret'e ulaşamadık.en son lobide bekliyor olabileceğini düşünüp indik.orada da yoktu.bu sefer de odasına çıktık.meğer erkenden kalkmış odada telefon falan bulamamış.oda numaralarımızı da bilmediğinden dışarı çıkmış dolaşmış.hava soğuk diye düşünüp üstünü değiştirmiş.sonra da televizyon bile olmayan odada onu bulmamızı beklemiş.
otelden BEYRUT haritası alıp çıktık.HAMRA bölgesi bizim NİŞANTAŞI gibi bir semtmiş meğer.lüks kafeler,fırınlar,klasik laptoplu masalar falan.
ilk hedefimiz biraz para bozdurmak.ucuz yiyecek bir şeyler bulmak.sonra da EL-NAZİH denen pansiyona ulaşmak.sırt çantalı insanlara pek alışkın değiller gibi.herkes bize bakıyor.hele yol kenarından yürürken sürücülerin hayretler içinde kalması ve bizi selamlama anlamında korna çalmaları yürüyen insana da alışık olmadıklarını gösteriyor.
para bozdurduk.1 USD = 1500 LL,1 TR=1000 LL
zengin sokaklarında aç karnımızı doyuracak ucuz bir yer aramaya başladık.Türkçe konuştuğumuzu gören şemsiye satıcısı genç 'abla bulamadığınız bir yer varsa yardımcı olayım' dedi.aradığımız yeri bilmesine imkanı yok gibi bir hali vardı.doğudaki göç buralara kadar sıçramış anlaşılan.arkadaşlardan kopmamak için fazla konuşamadan çocuğun yanından ayrıldık.sonra bu duruma pişmanda olduk.memleketten birileriyle konuşma hasretini biraz giderebilirdik çocuğun.kendi telaşımıza daldık atladık.
ara sokakların birinde bir kalabalığın fırın gibi bir yerden bizdeki lahmacun,börek tarzı ürünlerden aldığını gördük.kalabalıksa ucuzdur düsturu aklımıza gelip daldık aralarına.aldığımız böreklerle sabah kahvaltısı yaptık.toplam 11 000 LL
EL NAZİH HAMRA bölgesinde değil CHARLES HELOU Caddesinde çıktı.yinede HAMRA'dan çok çok uzak bir bölge değil.dünkü taksiciye haksızlık mı yaptık diye düşündük.fakat taksici bize o oteli biliyorum diyerek kandırmıştı.taksici suçludur kanısına vardık.
HAMRA ve CHARLES HELOU caddesi arasında dudak uçuklatan güzellikte binalar gördük.fakat yine dudak uçuklatan odadan odaya çatışmaların çıktığı,ibret olsun diye yıkmadıkları binalarda aralarındaydı.internet sitelerinde anlatılan küllerinden tekrar doğan şehir lafı gerçekten doğru.
EL NAZİH girişiyle falan tam konar göçer insanların mekanı.fakat oda bulmak çok zor.bize yer yatağıda koyacağı 5 kişilik bir oda gösterdi.bu kötü konforu cazip kılacak bir indirimde yapmadı.yerde yatacak arkadaşlar betonun üzerine direk ince bir süngerle yatacak.o kadar da mülteci olmadığımızı düşünüp 2. şansımız olan TALAL'S NEW HOTEL'i araştırma kararı aldık.
yolda yürürken arkamızdan gelen EL NAZİH çalışanı biraz daha indirim yapacağını söylemek için koşup geldi.'biz biraz bakıp öyle karar vereceğiz' dedik.'buralarda başka otel yok' dedi.'sen öyle san' diyip yeni hedefi aramaya başladık.
Apartmandan bozma TALAL'S NEW HOTEL'in neresinin NEW olduğunu anlamak çok zor.o kadar ki hala tamirat var.her katta 2 tuvaletli oda ve odaların açıldığı holde 4-5 yatak var.tüm malzemeler çok eski.mutfağınıda kullanabileceğimizi söylediler.odalara baktık.1 adet çift kişilik 1 adette tek kişilik yatağı olan bir oda ve çift kişilik yatağı olan başka bir oda gösterdi.maksimum 2 gece kalacağımızı düşünüp ben,Ahmet ve Fikret 3 kişilik odaya yerleştik.
2 gece 160 USD/5 kişi
eşyaları yerleştirip gelirken gördüğümüz dondurmacıda kendimize 'hoşgeldik' dondurması ısmarladık.37500 LL./5 adet
hemen hemen her sokakta panzer,ağır makinalı tüfekli askerler ve hemen yolu kapatmaya müsait barikat demirleri var.siz lüks kafede dondurmanızı yiyorsunuz,etrafınızda her an saldırıya cevap vermeye hazır askerler var.hal böyle olunca bir çok yerin fotoğrafınıda çekmemize izin verilmedi.

taksim meydanında otobüsler dolusu polisi görüp hayret eden turistler gibi bu duruma bizde hayret ettik.günlük hayat sürüp gidiyor.silahlar çok normal,panzerler normal.bir geçtiğiniz sokaktan gece geçememeniz normal.akıl bunada alışıyor demek ki.
kimsede müze gezecek,şehirden uzaklaşacak hal yok.o yüzden sokakları arşınlamaya karar verdik.soğuk,güneş gittiğinde kendini hissettiriyor.ara ara da yağmur bastırıyor.biz inatla yürüyoruz,arabadakiler inatla bize korna çalıyor.
Beyrut hakkında biraz okuma yaparak,biraz tartışarak sokaklarda ileriliyoruz.Ülkü ve Cevdet harita okuyup bizi yönlendiriyorlar.
Beyrut trafiği çok enteresan.buradaki ışık ihlallerini görünce bizim ülkemizde EDS yüzünden diyin,bilinçlenme diyin gelişme olduğu çok açık.asla kırmızıda durmuyorlar.Suriye'de de aynen böyleydi fakat biz SURİYE'deki arabaların durma yeteneklerini kaybettiklerini düşündüğümüzden durmadıklarını sanıyorduk.ama buradaki en eski arabanın 1-2 yaşındaki Audi olduğunu düşününce BEYRUT'a EDS şart dedik.
yavaş yavaş acıktığımızı düşünüp internetten bol övgü ve ekonomikliğiyle iyi notlar almış ismiyle alkası olmayan BARBAR RESTORANI aramaya başladık.yolda sadece araba ile gelenlere kahve satan bir dükkanda kahve molası verdik.sinemalardan sohbet edip birbirimize filmler anlattık.o artistin adı neydi oyunu oynadık.10 USD/5 adet (6500 LL. para üstü)
BARBAR büyük olmasına rağmen tıklım tıklımdı.ölürüzde pes etmeyiz diyeret koridorlara dalıp kalkmak üzere olan masaları kesmeye başladık.15 dakika sonra masaya oturabildik.içli köfte,karışık kebap,humus,lahmacun ve içeceklerle 50 USD / 5 kişi ödedik.14500 LL'de para üstü aldık.yediklerimize bakılırsa evet ekonomik,bol çeşitli,temiz,süper olmasa da iyi diyebiliriz.
yağmur bastırmaya başladı.akşamı geçirebileceğimiz bir mekan aramaya başladık.sağlı sollu envayi çeşit barların olduğu sokakta ilerlerken happy hour yazan bir bar gördük bomboştu. 'garson gelin indirimli saatteyiz,1'er koktely de bizden' diyince birer bira içelim dedik.bar kaldığımız sürede de boştu.havuç,ufak çerez falan getirdi ve bunlar için para almadı.meşhur BEYRUT gecelerinin yaşandığı mekanları araştırmak için sokaklara çıktık yine.çerez,biralar 52000 LL.
diğer barlar dolmuş taşıyordu.5 kişinin girebileceği bir mekan bulamadık.canlı müzik yapan bir mekan ilgimizi çekti.yer olmadığı halde giriş ücreti istedi.10000LL/kişi.
arkadaşlar kabul etmediğinden tekrar sokaklara daldık.bir meyhane gördük.orasıda çok doluydu ama yarın akşam burada yiyelim içelim kararı almamıza sebep olacak kadar şirindi.
canlı taverna müziği yapan bir mekan dikkatimizi çekti.dışarı çıkan garsonda TÜRKİYE'de yaşamış.Türkçe sohbet ettik.bira fiyatlarının uygun olduğunu duyunca bir de burada şansımızı deneyelim dedik.küçücük barda tombul ablalar oryantal dans yapıyorlardı.bizi bara aldılar.sesten ve yan yana olmamızdan dolayı sohbet edemedik.ya barmene bakacaktınız ya kıvırtan ablalara.hepsininde manitaları yanında,sürekli baksak yanlış anlaşılacak.bizde çerez,bira ve biraz müziğe uyum sağlayarak konuşmaya çalıştık Ülkü ile.o sırada ablalardan biri bizim yerimizde kıvırttığımızı görmüş olacak ki piste aldı bizi.iki sandalyenin yanyana bile durmasına imkan olmayan pistte Ülkü,ben,tombul kırmızılı abla ve cillop arkadaşı oynamaya başladık.sürekli kulağımı Lübnan,Türkiye kardeş.good vs. lafları fısıldadılar. bizimkilerle gözgöze bile gelmemeye çalışarak şu dans bitse de otursak diye bekledik.bırakıp oturmayı da göze alamadık.buralarda kabalık olarak karşılayabilirler belki.sonuçta misafir perverlik yaptılar bize.ingilizce bilmediğimi söyleyince biraz Ülkü'ye dadandılar bende o sırada solo göbekler atıyordum.neyse çalgıcı abiler susamış olacak ki biraz ara verdiler bizde ablalara sarılarak teşekkür ettik.
kırmızı bir bady giymiş,tombulcana sarışın abla popüler güzellik anlayışına inat bana çok kadınsı geldi.arada çalan müzikle ilgilendiğimizi gören garson korsan cd'yi bize armağan etti.para vermek istesem de almadı.dans kursu tekrar başlamadan önce toparlanıp çıkalım dedik.hesapta hafif geçirmece yapsalarda ses çıkartmadık.60 USD (10000 LL. para üstü)
bu caddeden biraz uzaklaşıp farklı neler var diye araştırmaya başladık.biz sokaktan çıkarken 1 tane Hummer limuzin geçiyordu.sokakta buna bakan bir tek biz vardık.birde yine Hummer Jip gördük silahlı askerler bir yerlere gidiyorlardı.
biraz yukarılarda çok çok pahalı barlar,restorantlar bulduk.ah şimdi Türkiye'de olsak bir çorbacıya giderdik diye düşünüp TALAL NEW HOTEL'in yolunu tuttuk.
odamızın bulunduğu holde herkes uyuyordu.aralarından geçip odaya girdik.gece fırtına başladı.yandaki ucuz diskonun müzik sesi,arada bir diskonun kapısını açıp sokakta dans eden serserilerin sesleri ve gökgürültüsünün sesiyle uyumaya çalıştık.
sabah yağmur hiç hafifilememiş,gök delinmiş gibiydi.sadece bir ara Ülkü ile bakkala gidip kahvaltı için peynir,yumurta aldık.12000 LL
yolda seyyar ekmek yapan bir amcayla karşılaştık.tarzanca iki puf ekmek yaptırdık.arabasının içinde kuzine soba tesisi kurmuş amca.karperle falan ekmek yapıyor.otelin mutfağında çay,yumurta yaptık.uygun olan tek yerde yağmurun sesiyle kahvaltı yaptık.
bu yağmurda tüm planlar suya düştü.kapalı alan olarak tek bildiğimiz ABC alış veriş merkezine gitmeye çalışalım dedik.yağmur çok az deli gibi yağdı,genelde kudurmuş gibiydi.bir pasajda mahsur kaldık.Cevdet bir minibüse gideceğimiz yeri söyledi.bindik.5000 LL / 5 kişi
bir anda İstanbul'da bile sevmediğimiz AVM'lerin içinde bulduk kendimizi.herkes yeni yıl telaşı içindeydi.mağazalara baktık.1-2 saati burada geçirdik.yağmur çok hafiflemişti ki çıktık.
hristiyan mahallelerinde BEYRUT'luların kendi aralarında da İngilizce konuşması çok dikkatimizi çekti.yaşanan iç savaştan dolayı bir farklılık yaratma olarak hissettik bunu.Ülke 4 milyon nüfuslu.%83'ü arap.arapların %63'ü müslüman.müslümanların %60'ı şii,gerisi sunni.hristiyanların çoğu kendilerinin Fenikeli olduklarından bahsediyorlarmış.tenleri beyaz,kaşları,saçları siyah.
Ülkü ve Cevdet falafel yediler.bizde barbar'a tekrar gideriz diye planladık ama yağmura yakalanma korkusuyla vazgeçtik.dün kahve içtiğimiz yere tekrar gidip kahve içtik.bu işi İstanbul'da yapalım diye tartışıp fikir yürüttük.bu sefer donut's'da yedik.20 USD / 5 kişi
çıkınca adam gibi yemek yiyecek  yer bulmak için çok aç olduğumuzu anladık.hemen yakınlardaki MC DONALD'S a daldık.Ülkü ve Cevdet tok olduklarından meşhur BEYRUT kurabiyesi olan MAAMOUL satan yer aramaya gittiler.bizde MC LEBANON yedik.20 USD/3 kişi (9500 LL para üstü)
Ülkü ve Cevdet gezerken bizim gibi PEGASUS'dan bedava bilet kazanmış biriyle tanışmışlar.en iyi MAAMOUL satan yerin müslüman mahallesinde olduğunu söylemiş.
yürüyerek gitmeye karar verdik.BEYRUT'un o ışıltılı tarafından karanlık,İstanbul varoşlarını andıran semtlerine doğru gittik.artık ingilizce bilen kalmadı.arabalar SURİYE'deki gibi eski olmaya başladı.
bizim başbakan geçen haftalarda BEYRUT'a gelmiş.ona türkçe hoşgeldin yazan pankart asılı her yerde.
aradık taradık bahsi geçen MAAMOUL satıcısını bulamadık.ama HAMAS bölgesini,müslümanların refah seviyesinin ne kadar düşük olduğunu gördük.aynı Hristiyan bölgesinde olduğu gibi burada da askerler vardı fakat HAMAS'ın adamları her köşede,her evde kendi düzenlerini kurmuş gerektiğinde savunmaya hazır bekliyorlardı.kurabiye ararken girdiğimiz bu sokaklardan geçerken bile bunu anlamak hiç zor olmadı.
Ülkü MAAMOUL'cuyu bulamamaktan ve yağmurda bizi buralara yürüttüğü için mahcuptu fakat biz bu başka BEYRUT'u gördüğümüz için çok şanslı hissediyorduk kendimizi.
arama direnci kırılan Ülkü bir dükkandan MAAMOUL aldı.yine yürüyerek döndük.
Hristyan mahallesine sempati duyduğumuzdan değil elbette ama Müslüman mahallesinde kazık yemek,her dükkandan farklı kur fiyatları almak hoşumuza gitmesi.
yürüyerek dün planlağımız meyhaneye gitmeye karar verdik.yolda da bu konu üzerine sohbet ettik.hep birlikte toplanıp BATI BEYRUT isimli filmi en yakın zamanda seyrtmeye karar verdik.
meyhaneye vardığımızda bir şeyler yiyecek kadar hala aç olmadığımıza karar verip hala happy hour saatinde olduğumuzdan dünkü mekana gittik.son gecemiz olduğu içinde ipin ucunu saat bitimine kadar kaçırdık.
happy hour saati bitmek üzereyken garson gelip size happy hour 1 saat uzattık müjdesini verdi.zaten bara gelen giden de yoktu.1 saat sonra tekila ikram etti ve size sabaha kadar happy hour dedi.garsonu omuzlara almak istedik.lokal birası ALMAZA'ya asıldık da asıldık gece boyu.arada garson minik kokteylle jestlerine devam etti.tekilanın tadını alan bizlerde biraz abarttıkça hesapta abartılı geldi.İSTANBUL'da daha çok arkadaşla bile ödemediğimiz rekor rakamla bardan çıktık.105 USD
barın hemen yakınındaki ızgarada sosisli yapan bir yer dikkatimizi çekti.hemen birer tane ısmarladık.sosislisini bekleyenler LÜBNAN'ın en güzel sosislisi burada diye övündüler.gerçekten sosisli harikaydı.ben üzerine peynir sosuda eklettim.tek kelimeyle süper.
odaya girdiğimizde dünkü seslerin aynısının iki katı aşağıdaydı.diskodan çıptıs sesleri,arada dışarı fırlayıp böğürerek dans eden tiplerin sesi,fırtanının sesi ve fırtınanın uçurduğu çatıların sesi ile uyumaya çalıştık.
uçağımız sabah 06:30'da bizim 05:30'da havaalanında olmamız ve duty free'den  bir şeylere bakabilmek için 04:00'da kalkmamız lazım.uykuya daldığımız saat ise 03:00.havaalanına TALAL NEW HOTEL'den birileri bırakacak bizi.gece taksi bulmak zorunda kalmadık.12 USD+20 000 LL
saat çaldığında hemen hemen uyanıktık.çantalar dün sabahtan hazırlanmıştı.zaten gece de üstümüzle yatmıştık.ağzımın içide üstüm gibi leş gibiydi.fırtınalı bir havada havaalanının yolunu tuttuk.
önceki planlarımızda havaalanından İstanbul için içki,kozmetik ve elektronik bakmak vardı.kimsenin bir şey bakacak hali yoktu.insanlar halimizi belkide bizden çıkan kokuları duyup yanımızdan uzaklaşıyordu.
uçağa binmeyi beklerken kasamız Ahmet bize bilançoyu açıkladı.yaptığımız yarışmanın sonucunu söyledi.meraklısı için bu gezimizin 5. final bölümünü okuyabilir.
uçağa bindiğimizde ben hariç herkes uyudu yada sızdı.uçak korkum olmasa bende uyurdum. fırtınada bu uçak kalkar mı?,iniş yapabilir mi? önümüzdeki koltuklar boştu.bir ara uyudum uyandığımda havalanıyorduk,bizden herkes uyumuştu ve başka kimseyi görmüyordum. kurgulamayı seven aklım acaba kaçırılıyor muyuz diye düşündürdü beni. düşmekten iyidir diyip fırtınada uçağın motorlarından çıkan seslerin analizini yapmaya çalıştım.
İstanbul'a indiğimizde hava çok soğuktu.yine duty free'ye bakamadan eve varmaya çalıştık.havaşla Taksim'e vardığımızda dişlerimiz birbirine vuruyordu.arkadaşlarla vedalaşıp buz gibi evimizi ısıtıp,kirlileri yıkama çalışmasına başladık.
Tüm gezimizin sayısal sonuçları 5. bölümünde yakında burada olacaktır.

Hiç yorum yok: