22 Ağustos 2006 Salı

Olimpos Kaçamağı Ağustos 06

Olimpos ve civarı için genelde yaş ortalamasının çok küçük olduğu,farklı düşünen insanların ekonomikliğinden dolayı tercih ettiğini,hatta yaşınız ortalara yakın yada geçkin ise önerilmeyen yerlerden olduğunu söylerler.

ne olacak şimdi şahsımız için demiyorum allaha şükür hala genciz ama gençliğinde buraları keşfedememiş insanlar bu cennetten mahrum mu ölecek.

gece yarısı Antalya havaalanından Olimpos'a geçerken,bir yandan gırtlağınıza sarılmış düşmanınız gibi hissedeceğiniz sıcağa alışmaya çalışırken bir yandan da istemsiz şekilde dağlardaki ağaçların gerçekten maki olup olmadığını anlamaya çalışıyorum.

bu sürpriz hafta sonu kaçamağı bize,eşine ve kendine,bir yakınımızın hediyesi ve otel seçimi ruhu dinlendiren,arındıran türden tavus kuşu sembollü olimpos lodge.sonraları bu oteli düşündüğümde aklıma nedense hafif rüzgarda uçuşan şerit şerit tüllerin içinden,uzun beyaz elbise giymiş,yalın ayak,başında çiçeklerden taç olan bir genç kız sahnesi geliyor.filmlerde olan yavaş çekimle zihnimin bir yerinden giriyor ağaçlar arasından kayboluyor.işte otel sizi normal hayatınızdan alıpda ruhlar alemine sürükleyebilir.hazırlıklı olun.

Olimpos'a özgü ağaç evlerde cüzzi fiyatlarıyla ilgi çekici.

denizine diyecek yok.sırtınızda ormanlarla kaplı dağ,karşınızda uçsuz bucaksız mavilik.dal,çık,yat,yuvarlan burası kaçıp da saklanacağınız Leonardo DiCaprio'nun oynadığı 'The Beach-kumsal' filmindeki gizli yer adeta.

akşam yanartaş denilen bir yeri var ki akıllardan hiç çıkmayacak bir tecrübe sizi bekliyor orada.buralarda bir hafta falan geçirme imkanımız olsa her akşam şarabımızla bizi bulacağınız yer burası olurdu.
olimpos'dan döndükten sonra çıralıya gitmemiş ama ne olduğunu az çok bilen birinden izlenimlerini dinledim.şöle diyor 'aman işte kayalar varmış,aralarından ateş çıkıyormuş,ne ki o öyle'.aman ne güzel.dünyanın her yerinden insanlar,bu nadir olayı görmek için koşsun gelsin,yukarıda ayin gibi yanında sevgilileri,şarapları ay ışığında huzuru yakalasın benim romantizmden zerre nasibini almamış yurdum insanım 'aman ne ki o öyle' diye yorum yapsın.sonra da biz niye gelişemiyoruz,biz niye zevk alamıyoruz.işte bu yüzden.tatil diyince kuma gömüp romatizma tedavisi anlayan zihniyetten daha ne bekliyorsunuz.

yanartaş kanatlı at Pegasus'un ateş soluyan düşmanı Kimera'yı ölürdüğü yer olarak da mitolojide yer alır.Hâlâ yanmakta olan ateşin öldürülen canavarın ağzından çıkan alevler olduğu söylenegelmiş.olimpiyat ateşininde buradan alındığı efsanesi vardır.Yaz kış yanan bu ateşin aslı yeraltı kaynaklarından dışarı sızan doğal metan gazıdır ve gecenize bambaşka bir güzellik katar.

gece vakti,orman içinden,el fenerleriyle,uzun merdivenlerden tırmanarak gidiliyor yanar taşa.bir kayanın üzerine oranızı buranızı yakmadan yanınızda getireceğiniz sucukları kızartıp yiyebilirsiniz.şarabınızı içebilirsiniz.denize yakınlığından dolayıda manzaranız daha bir doyumsuzluğa ulaşır.

Olimpos etrafında görebileceğiniz Adrasan ve Fasilis antik kenti yine denize girebileceğiniz görmeden dönmemeniz gereken yerlerden bazıları.


biz bu tatil için iki gün ayırdığımızdan dolayı son dakikasına kadar hiç durmadan gezdik,yüzdük,yedik.tadı damağımızda kaldı doyamadık.

gitmeyi düşünen herkese tavsiye ederim

şimdi gelelim 'neden bu yazıda yada picassa'da fotoğraf yok?' sorusunun cevabına:o zamanlar elimnizdeki makina o kadar kötüymüş ve biz o kadar acemimişiz ki yüklemeye değer bir fotoğraf bulmak çok zor.ama sözüm olsun sırf fotoğraf için tekrar gideceğim...

Hiç yorum yok: