20 Temmuz 2009 Pazartesi

Erzurum ve Tortum Şelalesi 11-12 Temmuz 09

sadece gezi fotoğraflarına bakmak isteyenler için link:
 http://picasaweb.google.com/leylegihavadagorunce/TortumSelalesiErzurum#
- 'nee Erzurum'a mı gidiyorsun?kim var orada?'


- 'kimsem yok orada.yada herşeyim orada.sana desem ki yükseklik bakımından dünya 3.sü şelale burada fikirlerin değişecek mi?acaba bir kere gelme görme hayali kurar mısın?keşke kursan...'
bu yıl ki tatilimizi bir yıl önceden planlamıştık ve motive olmuştuk.Trans Kaçkar tatil planımız ama grupla İspir'de buluşma gününe kadar boş 1,5 günümüz var.gelmeden evvel çok araştırma yaptım.fakat buradan duyuruyorum ki internet vs. boş kardeşler.internet falan eğer bi şeyler anlatmak isterseniz anlamı var.biz çok basit planlarla hareket etmememize rağmen seyahat için rota,km. hatta harita bile bulmakda o kadar zorlandım ki.1,5 günümüz var ve gitmek istediğimiz yerlerin birbirine olan uzaklıklarını bilmemiz ve ona göre verimli bir rota çizmemiz lazım.valiliğe,belediyeye mailler attım ama nafile.Erzurum'lu bİr blog yazarının kısa tarifi imdadımıza son anda yetişti.
gidenler için ufak bir mum ışığı olur diye ince ince anlatacağım Erzurum gezimizi.araç kiralamanızı şiddetle tavsiye ederim.çünkü şehirler arası otobüslerin kalkış saatlerini ve dur kalkları size çok vakit kaybettirebilir.
biz saat 14:30 gibi indik Erzurum'a.Sun ekspres'den mart ayında aldığımız biletler kişi başı 100 liraya geldi.ama hemen belirteyim kalkış Sabiha Gökçen Havaalanından.Erzurum havaalanında 75 lira'ya 3 kişi dizel bir araç kiraladık.tüm gezi boyuncada 60 liralık yakıt harcadık.öğretmen evinde oda ayarlama işlemi için kısa bir mola verdik.(bilgi:Öğretmen evinde yer varsa öğretmen olmayanlarda 5 lira daha pahalı olmak şartıyla kalabiliyorlar.).öğretmen evine adam başı 33 lira verdik.civardaki otellerle yarış yapacak konumda ayrıca şehrin göbeğinde.aman dikkat kahvaltısı berbat.
konaklama işini tamamladıktan sonra ver elini Tortum Şelalesi.dünyanın 3. yüksek şelalesi.48m den akıyor.Tortum şelalesinin abisi 51m yükseklikle Niagara.yani pek bi fark yok.merak edenler için söyliyeyim.120m yükseklikle afrikadaki vietorio şelalesi şelalegillerin atasıymış.öğrenmiş oldum bende.

Erzurum Tortum arası 120 km civarında.85.km'de tortum gölüyle karşılaşacaksınız.yolları çok temiz,geniş ve bakımlı.Şelale için 15-20 gün önce suyun çokluğu bakımından daha etkileyiciydi dediler.etrafında ıslanmadan yürümek olanaksızmış.şimdi de bizi etkilemeye yetecek ve güzel fotoğraf verecek durumda.

Tortum Şelalesinde dikkatimi çeken şey ziyaretçilerin bilinçsizliği oldu.karpuz yemeye gelen yerli gençlerin karpuz kabuklarını,yetmiyormuş gibi poşetini şelalenin sularına bırakması,yine ziyarete gelen ailenin yedikleri dondurmanın ambalajını tam da arabalarının yanına fırlatmalarını gördüm ve hayret ettim.yanlarından geçerken ne pahasına olursa olsun homurdanım laf çarptırmaya çalıştım.oralı olmadılar.evet Türkiye'nin her yerinde olan tablo ile maalesef Erzurum'da da karşılaştık.genel olarak tüm çöplerini yerlere öylece atı veriyorlar.Erzurum maalesef etrafını hunharca kirleten insanlarıyla beni tüm türkiye'de olduğu gibi şaşırtmadı.
Şelale dönüşü gelirken tabelasını gördüğümüz Uzundere ilçesine bağlı Çamlıyamaç köyünde bulunan Öşvank Kilisesi'ne de uğradık.burasıda piyangodan çıktı.iyide oldu.çok çok büyük bir yapı.hatta 'yapıymış' demek daha doğru.tabii ki burada da hiç bir şey kalmamış.köyün orta yerinde ve gerçekten de günlük hayattan nasibini almış.fotoğraflarını çekerken çekirdek çitliyip bizi seyreden çocuk 'neden bu kadar çok fotoğrafını çekiyorsunuz ki.günde 10 bin kere görüyorum hiç bir işe yaramıyor'dedi.yağmacılar hala elini çekmemiş buradan.girişteki bir sütunun orta yerinden bir bölümünü resmen kesip çıkartmış yerine bir ağaç kütüğü koymuşlar.sağ olsunlar koymasalardı girişden itibaren belkide yıkılacak ve diğer sütunu almaları zorlaşacaktı.
herkes sorumlu bundan.kültür bakanlığı,turizm bakanlığı,il-ilçe milli eğitim müdürlükleri,emniyetr müdürlüğü,hatta imamlar,hocalar,yaşayanlar.hatta 'taa oralara gidilir mi?' diye köh köh ahkam kesen gitmeyenler,gidipte bilinçlendirmeyen bizler hepimiz suçluyuz.içinde ateş yakılmış,duvarları yıkılmış.neredeydik biz o zamanlar.ermeni kardeşlerimizin mirası diye mi bu hınç bu öfke.yetmemiş cami yapmışız bi dönem.hey allahın sevgili kulları ne zaman camiliktende çıkmış yıkımlar şiddetle artmış.bu yapıdan ne istediniz.hainiz hepimiz...
Öşvank Kilisesi'nden ayrıldıktan sonra Erzurum merkeze saat 21:00 gibi vardık.Koç Cağ kebapçısında Cağ kebaplarımızı sipariş ettik.Cağ nedir neye benzer vs. her yerden bulabilirsiniz.Koç Cağ Kebapçısını fikirlerini önemsediğim http://www.agzimintadi.blogspot.com/ adresinden ve her ne kadar her gittiği yeri beğenmesemde Mehmet Yaşin'den öğrendim.hiçde mahcup etmedi beni.kadayıf dolmasıda kıvamında,lezzetli ve hafifti.ertesi gün yediğimiz sokak tatlıcısı (ökkeş usta) çok kötüydü.sahte şeker boğazımızı yaktı ve birer tane zor yedik.tarafsızlık adına Gel Gör Cağ Kebapçısında hem Cağ Kebabına,hem de kadayıf dolmasına bir kez daha şans verdik.servisi ve kadayıf dolmasını oy birliğiyle hiç beğenmedik.garsonlar burunlarından kıl aldırmadılar.zor olmayan isteklerimize hep olumsuz cevap aldık.kadayıf dolmasında yağ kokusu ve kaçtığımız sahte şeker tadı vardı.Erzurum'da mutlaka tadına bakamadığımız ve çok çok güzel yapan yerler vardır ama yediklerimiz içinde tekrar etmek isterim ki eşiniz dostunuz başka bi yer tavsiye etmediyse Koç Cağ Kebapçısı'nda Cağ Kebabı,incir tatlısı ve Kadayıf dolmasını afiyetle yiyin.servisi ve iyi hizmetinden de memnun kalacaksınız.Cağ kebabının porsiyonu yok.yani her Cağ (yani şiş) bir porsiyon ve 4,5 lira.3 tanede normal insanlar rahat doyar.duvarlarında burada yiyen ünlülerin resimleri var.31 tane yiyen ünlünün resimleri vardı.bir an yanlış mı okuduk dedik.
mideler dolu bir şekilde öğretmen evinin yolunu tuttuk.iyi bir uyku sonrasında öğretmen evinin kısır mı kısır kahvaltısından çok az yiyip kendimizi yollara vurduk.planda Yakutiye Medresesi,Çifte Minareli Medrese,Üç Kümbet ve oltu taşı satıcıları var.
Yakutiye Medrese'si tam bir hayal kırıklığı olarak hafızamızda yerini aldı.zaten içine de giremedik ama dışında bile sonradan yapıldığı,orjinalinin korunmadığı çok belli olan taşlar vardı.o kadar önemsenmemiş ki kapısında yazan 'tadilat dolayısıyla kapalıdır' yazısı dikkattimizi çekti.yani restorasyon vs. değil de bildiğin mağazalarda,yollarda yapılan 'tadilat' lafı geçiyordu.Yakutiye için tek güzel yan minaresinde olan kahverengi ve turkuaz renkte olan işlemelerin uyumu diyebilirim.
bu arada çay pişirme tekniği ile Türkiye'de ün yapmış Erzurum ilimizde 1. günün sonuna gelmek üzereydik ve Yakutiye Medrese'si bahçeside dahil olmak üzere hala ağzımızın tadına uygun çay yudumlamış değildik ve umutlarımızda tükenmek üzereydi.
Günün ikinci gezisi Çifte Minareli Medrese oldu.Medrese'nin bahçesinin güzelliği biraz morallerimizi düzeltti.ama bahçede gereksiz o kadar çok saçma objeler vardı ki.elektrik kabloları,lambalar iyi fotoğraf çekmemizi hep önledi.
eski bir yeri gezerken o devirlerdeymişim hissine kapılabilirsem benim için orası güzeldir.beğeni eşiğim bu kadar da alçakta.fakat söylediğim bu gereksiz objeler yüzünden o kadar az yer beni tatmin etmiştir ki parmakla sayabiliriz.acaba bu gereksiz objeleri yok etme,gizleme tekniği var mı acaba ey turizm yada kültür yetkilileri sorarım size?
yapısına gelince Yakutiye kadar olmasa da burada da deformasyonlar benim gibi amatör bi gezginin bile dikkatini çekecek haldeydi.
Çifte minareli Medrese'den çıkarken Üç Kümbet'e gitmemizi tavsiye etti oradakiler.işte Erzurum'da olduğumuzu anlayacağımız mekanıda bu arada gördük.gitmek isteyenler için hemen tarif edeyim Çifte Minareli Medrese'den Üç Kümbet'e giden yolda karşıdan karşıya geçerken Dadaş Çay Evi tam aradığımız gibi bir yer.etrafımızda oturan emmiler,dayılarla tatlı bir sohbet kurduk çay içerken.dünyadan konuştuk,göçlerden,İstanbul'dan.çay tam ağızlara layık.daha sonra dikkat ettim ki çay evi denilen mantık hemen hemen her sokakta var.taburelere oturup insanlar çay içiyor.işte aklınızda bulunsun böyle yerlerde çay için.
Üç Kümbet'in girişinde Türkiyenin her yerinde olan ve aynı ses tonu,aynı yaş ve aynı vurguları yaparak buranın tarihini anlatmak isteyen mahalle çocuklarıyla karşılaştık.bu tarz çocuklarla Türkiye'nin her yerinde karşılaştım.öyle ki anlattıkları tarihi hikayeler hatta yeni çekilmiş süt dişlerinin boşlukları bile aynı hemen hemen.ben onlarla sohbet etmekten,fotoğrafla uğraşanlarda kümbetleri fotoğraflarken zevk aldık.

son durak Oltu Taşı satışının yapıldığı Taş Han.günlerden pazar olduğu için çoğu dükkan kapalı.çin yada malezya malları burayıda ele geçirmiş durumda.hediyelik veya kendim için bi şey alasım nedense olmadı.ama bi kaç fiyat aldım.mesela 20-25 liraya sallamalı bir çift küpe alabilirsiniz.
tabyalar ve Erzurum kalesi de civarlardaydı ama itiraf edeyim Tabyalar'a dürbünle baktım.asıl niyetim bir de cirit müsabakası görmek,belgelemekti ama vakit darlığından ayrıca ön araştırma yapmadığımdan gidemedik.
Erzurum'da gittiğimiz yerlerde Tortum Şelalesi hariç hiç bir yerde giriş parasına yada müze kart'a gerek kalmadı.her yer ücretsizdi.bu güzel bir haber.zira yıkık dökük yerlere bile korkunç paralar alan,hadi alması neyse aldığı o kadar paradan bir kuruşunu ne temizliğine ne de bakımına harcamayan turizm mafyası henüz elini atmamış buralara.
1,5 günlük Erzurum gezimizi semt garajında İspir arabasına binerek tamamladık.insanları yardım sever ve turiste alışık gibi duruyor.garipsemeler yaşamıyorlar.yaşasalarda içlerinde hepsinin.sadece taa üstlerde belirttiğim gibi biraz daha çevreye duyarlı olsalar kalplerde çok yer kaplayacaklar.rencide olarak algılanmasını yada Türkiye'nin her yeri duyarlı sadece Erzurum duyarsız gibi de algılansın istemem ama birinin de bu konuları dillendirmesi lazım diye düşünüyorum.
Erzurum'u gezmek isteyenlere minik notlarımdır...

Hiç yorum yok: