21 Şubat 2010 Pazar

Büyük Kemikli 20 Şubat 10

çok az yere mevsiminin dışında gidebilmeyi başarmışızdır.özellikle yazın gidilen yerlere kışın tenhasında ve ayazında gidildiğinde bambaşka bir yere gitmişiz gibi olur.
BÜYÜKKEMİKLİ koyu 2009'da,deniz sezonunu muhteşem finalle kapattığımız yer. GELİBOLU'nun şehitlikler tarafında.balık sezonunda burada verimli balık tutacağımızı düşünüp hafta sonu buraya kaçmaya karar verdik. Ahmet cuma akşamı balık takımları için tezgahını kurdu.saatlerce takım hazırladı,oltaları gözden geçirdi.bir gün önceden de sevgili balıklar için kalamar,karides temin etmişlerdi.
yiyeceklerimizi de cuma akşamından hazırladık.yıllarca anneme kızdım piknik için ne kadar çok hazırlanıyorsun,çok eşya alıyorsun dedim ve şimdi annem gibi oldum.çay için termos,kahvaltı malzemeleri,yerlerin yaş olma ihtimaline karşı sandalye,tabure aldık.börekler Nilüfer'den.
bu gezimizde bizim için şehir efsanesi halini alan TENEKEDE TAVUK olayını da gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.bunun içinde bir hayli ön hazırlık gerekiyor.Fikret onun hazırlıklarıyla ilgilendi.TENEKEDE TAVUK kısmında bu konuya ayrıca değinmek lazım.
sabah saat 05:30 gibi BÜYÜKKEMİKLİ için yola koyulduk.yollar bomboş.yazın geçtiğimiz cıvıl cıvıl yerlerde in cin top atıyor.bu tenhalık çok tedirgin etti bizi.insanların İstanbul'da oturdukları bir evleri var.yazın maksimum 3 ay oturdukları bir de yazlıkları var.her iki ev de de aynı eşyalardan var.2 buzdolabı,2 tv,2 çamaşır makinası.hatta çoğunun yazlıkları iki üç katlı.yani gelirlerine bakılırsa orta yada biraz aşağı seviyedeler ama bu kadar eşyaya sahipler.fakir miyiz? zengin miyiz? anlayamadık.en dramatiği de bu evlerin hepsinin tarım arazileri üzerinde olması.ayçiçek,buğday tarlaları bir kaç yılda yazlık sitelere dönmüş. denizin de hızla kirletildiği ve eski popülerliğini yitirdiğini düşünürsek insanoğlu bu bölgede de yapacağını yapmış.ne tarım bırakmış ne deniz.bu dönüşü olamayan yıpranmayı sezon dışındaki tenhalığı görünce daha iyi anlayabilirsiniz.
BÜYÜKKEMİKLİ'e bir plaj vardır.çok büyük olmayan doğal bir koy.bu mevsimde sular altında kalmış.biz biraz daha yukarıya,temiz ve düz bir yer bulup yerleştik.
hava bulutlu ve ılıktı.zaman zaman rüzgar kendini hissettiriyordu.
kahvaltı için hazırlıklara başladık.ufak bir ateş yakıp sucuk kızartacağız.şans eseri bizim başında olmadığımız bir anda yaktığımız ateş havaya uçtu.koşup ateşe baktığımızda ateşten eser yoktu.küller her yere dağılmış.buna sebep olacak bir şey yapmamamıza rağmen taşın patladığına kanaat getirip tekrar ateş girişiminde bulunduk.
dalga sesleri eşliğinde kahvaltımızı yaptık.
baş parmağı büyüklüğünde bir arı konuğumuz oldu.kovmaya çalışsak da sonradan anladık niye geldiğini.obur arı bal için gelmiş.artık uçamayacak hale gelene kadar baldan yedi.bizde onu incelemeye aldık.
rüzgar ve büyük dalgalar balık tutulamayacağı sinyalini versede azimle,gayretle denemeler yaptık.
Nilüfer ilk ve tek balık tutan şanslımız oldu.avuçiçi büyüklüğünde KARAGÖZ yakaladı.balık tutamamaya devam ettikçe tek balığımızla aramızda bağ kurmaya başladık.yeni seyrettiğimiz YUKARI BAK filmindeki kuşun adı olan KEVIN ismini verdik ona.
ortama,BÜYÜKKEMİKLİ'ye o kadar adapte olduk ki ziyaretimize gelenler bile oldu.
karnımız acıkmaya başlayınca TENEKEDE TAVUK hazırlıklarına başladık.Fikret teneke ve ateş için odun temin etmişti.ben de tavuğu geçireceğimiz şişi temin etmiştim.Ahmet tavuğu aldı,Nilüfer ise tavukları o ortamda yıkayıp şişe geçirdi.el birliğiylede ateşi yaktık.
TENEKEDE TAVUK için içi iyi temizlenmiş 5kg.lık motor yağı,gıda yağı yada peynir tenekesi lazım.teneke,tavuk içinde bir yere temas etmeden durabilecek büyüklükte olmalı.
şiş mümkün ise paslanmazdan olmalı yada alüminyum folyo sarabilirsiniz.yaklaşık 50cm. uzunluk fena değildir.
şişimizi toprağa batırıp tenekeyi de üzerine kapattığımızda,şiş ve tavuk tenekeye temas etmeyecek,teneke toprağa kadar da kapanmış olacak.bunu hesaplayarak şişi toprağa saplamanız lazım.bizim şişimiz çatal şeklinde olduğundan biz iki tane tavuk yapacağız.uygun bir zemin bulup şişi toprağa sapladık.
zemine alüminyum folyo serip patates,soğan koyduk.tavukları yıkayıp baharatladık.şişe geçirdik.
tenekeyi üzerine kapadık.tenekenin etrafını toprakla sıkıştırdık.
odunlarımızı dizdik,biraz çalı çırpı ile destekleyip verdik ateşi.
süre boyunca rüzgardan dolayı ateşimiz zorlanarak yandı.
tenekenin bazı yerleri ateşle az temas etti.bunları düşünerek biz hata edip 1 saat bekledik.ateş sönmediği sürece tenekeyi kapatıp 40 dakika beklemek yeterli süre olduğunu anladık.sürenin sonunda ateşi tenekeden uzaklaştırıp,alkışlarla tenekeyi açtık.
pişmemiştir diye düşündüğümüz tavukların bazı yerleri,hatta ateşin az geldiği yerleri diyebiliriz fazla pişmişti.alttaki soğan,patatesler tam kıvamındaydı.tavuk bu yöntem ile harika bir lezzet kazanmış.40 dakikada bıraksaydık bu kadar kurumayıp daha lezzetli olabilirdi ama bu haliyle bile tek başına bir ziyafetti.
biz bu yöntemi internette ve çeşitli insanlardan hep duymuştuk.günlerce teneke ve şiş bulma çabalarımız,odunları taşımamız biraz zahmetli olsa da başarmış olmak bizi mutlu etti.tavuk ne yapsak tavuktur diye düşünüp aynı yöntemi kuzu buduyla yapmanın planlarına başladık.o yüzden TENEKEDE TAVUK bizim için bir tecrübeden ibaretti diyebiliriz.
tekrar deniz kıyısına gittik.deniz,içindeki tüm pislikleri sanki ayrıştırmış gibi kıyıya sadece yok edemeyeceği şeyleri atmış gibiydi.her yer plastik şişe kapağı doluydu.plastik şişe yada bardak değil özellikle mavi plastik su şişesi kapağı.ne bitkisel bir şey,ne kağıt,ne cam.Nilüfer poşetler dolusu plastik mavi şişe kapağı topladı.
sonrasında sandalyelerimize kurulup,dalgaları seyrederek ruhumuzu arındırdık Nilüfer ile.
Ahmet ve Fikret biraz daha balık tutma girişiminde bulundurlar.onlarda pes edince hep birlikte güneşin bulutların ardından batmasını bekledik.güneşi göremesek de havanın renk değiştirdiğini görmek bizi çok etkiledi.
ikinci KEVIN'da işte tam bu zamanda geldi yanımıza.kangal kırması,eziyet gördüğü tedirgin hareketlerinden belli olan bir köpek,uzaktan bize öyle acı acı baktı ki onu beslemeye karar verdik.ilk önce balık KEVIN'ı,köpek KEVIN'a verdik.yemedi.sonradan arkadaşlar söyledi pişmemiş yada tuzlu olmasından dolayı köpekler balık yemezlermiş.artan tavukları falan zaten bize kendini göstermeden evvel yemiş.ahmet biraz ekmek verdi.KEVIN doymadı bir bütün ekmek yedi.ahmet KEVIN'a acıdı kahvaltıdan kalan sucuklardan verdi.yine doymadı. bir ekmek,bir ekmek daha derken 5 ekmek yedi bizim KEVIN.öyle ufak somunlardan değil bildiğiniz top ekmeklerden.hala da versek yiyecekmiş gibi baktı kaldı.
saat 18:00 gibi toparlanıp arabayı yükledik.4 kişi o kadar çok eşya getirmişiz ki getirdiklerimizin bir çoğunu biz yedik,KEVIN yedi,odunları yaktık ama hala herkesin sırtı,kolları,elleri doluydu.herşeyi de kullandık.bir sonraki sefere neyi azaltırız diye düşünürken aslında eşyaların çok değil arabanın küçük ve bizim güçsüz olduğumuza karar verdik.balık tutamasakta terkedilmiş plajları bu şekilde ziyaret edip ruhumuzu yenilemek çok iyi geldi bize.

4 yorum:

P_A_N dedi ki...

ben özellikle tenekede tavuk tarifine bağıldım. güzel bir gezi olmuş. Gelibolu'ya hangi rota üzerinden gittiniz?

Selamlar
Ahmet

kerwane dedi ki...

biraz erken çıkartsaydık tavuklar daha lezzetli olacaktı.yine deneyeceğiz.Gelibolu/Büyükkemikli koyuna İstanbul-Çanakkale istikametinde gidip,Gelibolu'dan şehitlikler,kilit bayır yönüne dönmeniz lazım.milli park tabelasından girip her yıl törenlerin yapıldığı Anzak Koyu'nu falan geçerseniz ulaşabilirsiniz.tabelalar yönlerndiriyor.ama belirteyim yol biraz bozuk.

P_A_N dedi ki...

çok teşekkür ederim.

Selamlar

Adsız dedi ki...

BEN TADIM KÖFTE İŞLETMECİSİ OLARAK YAPTIĞINIZ BU ÇALIŞMALARI CİDDİ ANLAMADA AYAKTA ALKIŞLIYORUM
ÇÜNKÜ BU BÖLGELERİN CİDDİ ANLAMDA TANITIMA İHTİYACI BULUNMAKTA VE GELDİĞİNİZDE ÖZELLİKLE TADIM KÖFTEYE YİNE BEKLERİM SAYGILARIMLA
T A D I M K Ö F T E
E D R E M İ T