27 Eylül 2008 Cumartesi

Bayram Seyahati Dizisi 26 Eylül - 05 Ekim-3.bölüm

3.Bölüm Beypazarı
sadece gezi fotoğraflarına bakmak isteyenler için link:
http://picasaweb.google.com/leylegihavadagorunce/Beypazar#

Bayram gezimizin son durağı Beypazarı oldu.Tuz Gölü ziyaretimizin ardından Ankara'nın karmaşık trafiğinde yolumuzu zar zor bulduk ve akşam üstü varabildik Beypazarı'na.hayallerim yıkılmadı ve görmeyi istediğim gibi buldum şehri.her yönüyle bana hitap eden yörelerden.


ilk iş olarak kalesinde gün batımını fotoğrafladık.

hem manzarayı seyrettim hemde bol bol alıç yedim.bilmeyenler için alıç fındık büyüklüğünde sarı-turuncu renkte,içinden 5-8 arası çekirdeğin çıktığı,hafif mayhoş yabani bir meyve.başka bir tarifle mevsimi geldiğinde pazarlarda falan ipe dizilmiş halde genelde yaşlı amca yada teyzelerin sattığı yemiş diyebiliriz.çocukluğunuzdan falan mutlaka hatırlarsınız.hatta hatırlamanız için söylüyorum aşısız yabani olduğundan merakla aldığımız alıçların içinden genelde kurt da çıkardı.kısacası işte benim gibi alıçın müptelası iseniz aşılı,kocaman ve tatlı hallerini Beypazarı'nda bulabilirsiniz.

esnafının güler yüzlü,samimi daha bozulmamış olması dikkatimizi ilk çeken şeylerden oldu.o daha uyanık esnaf gelipde çin-japon pazarını henüz yerleştirmemiş buralara.

yeme-içme:buraya ait alabileceğiniz,tadabileceğiniz çok ürün var.her turistik yörede olduğu gibi ev yapımı reçel,makarna bol.burada tanıştığım keş ve bazlama kahvaltıda çok güzel gidiyor.keş yoğurttan yapılıyor.görüntüsü hamam sabunlarını andırıyor.sert,tuzlu tadı var.rendeleyerek kullanabilirsiniz.mesela makarna üzerine,yumurta üzerine,direkt bazlamanın üzerine.güzel bir tat.aylarcada buzdolabında bozulmadan saklanabiliyor.
bazlaması pamuk gibi.sıcaksa önünüze gelen,dikkatli olun çok yedirebilir.

adını yöreden alan güveç yemekleri var.Beypazarı güveci bildiğiniz güveçlerden değil.hani her yörede bi kebap,bir köfte meşhurdur hatta meşhur olmak zorunda olduğundan meşhurdur da yiyince bi özellik göremezsiniz.sadece turizm için şişirilmiş bi tat olduğunu anlarsınız.Beypazarı güveci işte öyle değil.bir kere pirinçle yapılıyor.işte zaten orada bitti gitti tüm polemikler.etler löp löp.fiyatıda gayet makul.yiyebildiğiniz kadar yiyin bu güveçten.nerelerde yiyebilirsiniz bir kere taş mektep ilk sırada.ne kadar kalabalık olursa olsun burada mutlaka yiyin.taş mektebe gidince sadece güveç değil incecik sarmasından tabaklar dolusu yersiniz eminim ki.şahsen kalın sarmayı severim ama buradakilerinde hakkını vermek lazım.80 katlı baklavasınında tadına bakın.bir porsiyonda 2 adet olduğunu duyunca biraz geri durduk ilk başlarda.ama gelen baklavayı görünce parasının ne kadar üzerinde bir lezzete sahip olduğunu anladık.
Beypazar'lı kadınların ellerinden yanaklarından öpüyorum,sıkı sıkı kucaklıyorum.çünkü kadınlar olmasa Beypazarı'ndaki herkes aç kalır.

yeme içme konusunu kapatmak mümkün değil sanırım.o zaman Beypazarı kurusuyla devam edelim.çayın yanında yiyebileceğiniz sert görünümlü,tereyağlı gevrek bir gıda.galeta tarzı desem bilmiyorum ayıp kaçar mı?bunun özel fırını var ve cebinize bir paket koyun Beypazarı'nı öyle dolaşın.
hala bitmedi.havuç suyuda içilmeden geçilmez.bu da buraya özgü ürünlerden.bir bardakta yaklaşık 1 kg. havuç olduğunu duyunca biraz 'ben naptım' dedim.ama tecrübe etmekte fayda var.hemde Beypazarı meydanında gelene geçene bakarak mis gibi içiliyor.

içme diyince çarşı girişimde odun ateşinde kahve yapan esnaf çay ocağını atlamak demek Beypazarı'nı atlamak demek bence.mis gibi kahve size odun ateşinin kokusuyla ikram ediliyor.

Beypazarı'nın artık maden suyundan bahsetmeme gerek yok.büyük şehirlerde marketlerde bolca bulabilirsiniz.buraya geldiğinizde membağından doya doya için.

uzun lafın kısası Beypazarı midenizi mutlu edecektir.sadece midenizi değil kesenize de sempatiyle sırıttıracaktır.
unuttuğum bir çok şeyle beraber,bir kez daha saymak istiyorum ki giderseniz yemeden,içmeden dönmeyin.saymak da,sayarken ağzımın sulanması da hoşumada gitti açıkçası.

1-keş (yoğurtun serleştirilmesinden elde ediliyor.sert,tuzlu,rendelenerek makarna,yumurta,ekmek içinde harikalar yaratıyor.)
2-bazlama (hemen hemen herkes bilir.ekmek türevi,sıcak yendiğinde bol yedirir)
3-havuç suyu
4-odun ateşi türk kahvesi
5-80 katlı baklavası
6-uzun ince sarılmış yaprak sarması
7-Beypazarı güveci
8-Beypazarı kurusu (çayla yiyebileceğiniz galeta tarzı tereyağlı gevrek)
9-alıç (olsada yesek)
10-ev yapımı reçeller,erişteler

alınacak eşyalar,hatıra ürünler:Beypazarı gümüşüyle,aslında altın işlemeciliğiyle de dünya çapında bir üne sahip.telkari denilen Antakya'da da bolca yapılan bir yöntemle dantel işlenir gibi işleniyor gümüş yada altın.broşlara,küpelere bak bak doyamazsınız.hepsi tablo gibi.yörede gelin olacak kızlara kemer bile yapılırmış zamanında.acı olan tarafı şimdilerde bir çok mağaza yabancı ülkelerden gelen telkari taklidi hatta Beypazarı motifleri takliti daha ucuz ürünleri satıyor olması.bizim ustalarımız,bizim işçiliğimiz,geleneğimiz,geçmişimiz,geleceğimiz de yok oluyor yavaş yavaş.bu acı verdi bize.valilik,yöre halkı buna dur demeli.alış veriş yaparken benim gibi yerli yada ithal olup olmadığın sadece satıcıya sorarak anlayabilirsiniz.yani insaflı esnaflara kaldı işimiz.ama gelen insanlar ucuz diye yabancı mallara yöneldikçe bu bilgiyide doğru alamamaya başlayacağız.her girdiğim dükkanda ne kadar kötü bir yola doğru sürüklendiklerini ukala deselerde anlatmaya çalıştım.

alabileceğiniz diğer eşsiz şeylerden biride Beypazarı örtüleri,bezleri.el yada makina olduğunu yine esnaf söylüyor.'nereden alınır?'a bir adres vereyim çarşıya giderken ufacık bir dükkanda el tezgahıyla dokuma yapan Hayati Usta tek adresiniz olmalı.hikayesini kendi ağzından dinleyin dokumalara bakarken.tezgahı Cumhuriyet yıllarından kalma.oğlu,eşi hep beraber işletiyorlar dükkanlarını.onlar tüccar değilde biraz turizm elçisi artık.size göstermek için her açtıkları bezde,örtüde sanki gökyüzüne çiçekler saçılıyor.masa örtüleri,hamamlıklar alıp sizi götürüyor başka diyarlara.

Beypazarı doğal güzellikleriyle de çok etkileyici.İnözü vadisi var ki göç eden kuşları yada vahşi hayatı gözlemlemek isteyenlere ev sahipliği yapıyor.
Doğa Derneği'nin de Beypazarı'nda irtibat bürosu var.günlük doğa turları yapıyorlar.yakında konaklama için de faaliyete geçeceklerini biliyorum.yöre hakkında ilgilenen insanlara bilgi veriyorlar.

Beypazarı Konakları ve Safranbolu Konakları arasında uzmanlara göre bir çok farklılık vardır eminim ama benim gibi gezer görür insan için Safranbolu ve Beypazarı konakları çok benziyor.

Konaklama:benim gördüğüm bir tane betonarme otel vardı.diğer onlarca ahşap konak dururken gidenler tutupta onda kalma gafletinde bulunmazlar sanırım.her yer aynıya yakın hizmet vermekle birlikte her keseye göre konaklama mevcut.biz Hacı Bostan Konağı'nda,kuşgana denilen,konaktan ayrı gibi görünen en üst kısmında kaldık.Konağın hizmek anlayışı,titizliği fiyatına göre oldukça iyiydi.bahçesinde ağaçlar altında kahvaltı edebilirsiniz.

Beypazarı'nda yapılacak,görülecek,yenecek çok şey var.tarihine değinemedim bile.

eğer Beypazarı'ndan Mudurnu üzerinden İstanbul'a dönecekseniz Nallıhan Kuş Cennetine de uğramanızı tavsiye ederim.biz dönünce methini duyduğumuz için uğrayamadık ama Beypazarı'na bir daha gittiğimizde İnözü Vadisini ve Nallıhan Kuş Cennetini özellikle ziyaret edeceğiz.
Beypazarı'nda alışık olduğunuz müze anlayışının dışında gezerken çok şey öğrenip,zevk alacağınız bir çok müze var.Kültür Bakanlığı tarafından eğitim almış yöre gençleri size eşlik ediyor.Halk Eğitim Merkezleri de faal burada.yani gidipte sadece boş vaktinizi değerlendirmiş olmuyorsunuz öğrendiklerinizi gerçekten kazanca dönüştürecek imkanlar sunuyorlar.

Beypazarı Belediyesi de,valiliği de,sivil toplum örgütleri de çok verimli çalışmalar yapıyorlar.yolları falan tertemiz.insanları içten,kirlenmemiş.gayretlerini bıkmadan sürdürürler de buralar tahtakale pazarına dönmez hiç bir zaman.

Naçizane fikrim, Beypazarı insanının yapması gereken tek şey aralarına beton binaları hatta betonlaşmış kafaları asla,ne pahasına olursa olsun sokmamaları.uzun vadede kazanacakları kutsal miraslarını korumaları lazım.

Hiç yorum yok: