27 Eylül 2008 Cumartesi

Bayram Seyahati Dizisi 26 Eylül - 05 Ekim-1.bölüm

1. Bölüm - Isparta,Uluborlu,Küçükkabaca Köyü,Eğirdir Gölü
http://picasaweb.google.com/leylegihavadagorunce/UluborluKucukkabacaEgirdirGolu#
sadece gezi fotoğraflarına bakmak isteyenler için link:
yöreye her yolculuk ata ocağına yolculuk benim için.çocukluğumdan beri gideriz köyüme.ben büyüdüm köyüm küçüldü,ben büyüdüm köyüm gelişti,ben büyüdüm köyüm değişti.değişmez dediğimiz kafalar ya yeni nesillerin ufkunun daha geniş olmasından,ya ilçeye açılan meslek yüksekokulu sayesinde yada artık insanların eskisi gibi köyde kalmamasından yada köyden olmayan insanlarla evlilik yapmalarından dolayı değişmiş.bir çok sosyal ekonomik boyutu var tabii ki.
şahsen memleketi yeni yeni tanıyan eşimle gittiğimde yada köye arkadaşlarımı davet edip götürdüğümde artık daha rahat ediyorum.alışık olmayan iki tarafın karşı karşıya gelip birbirini incelemesi,yargılaması ve kınamasıyla gelişen iletişim dönemi yerini daha çok keşfetmek,sevdirmek,kendini anlatmakla yer değiştirdi.böyle oluncada biz dışarıda yaşayan insanlar köyünüde seviyor,köyünüde tanıtıyor toprağınada sahip çıkıyor.
tarımla uğraşan her köylü gibi köyümde de çok sıkıntılar var.devletin yanlış,yanlı tarım politikaları köylüleri bezdirdi.bu konular hakkında söylenecek çok şey tabii ki...
Isparta küçücük bir yer,yapılacak çok şey var,yapılacak hiç bir şey yok.bu hep size kalmış.evet ilde her yer de gül ürünleri bulabilirsiniz.
annenannemin,babannemin gül bahçelerinde,mayıs aylarında başlayan gül toplama faaliyetleri ya sabah ezanı vaktinde başlar en geç saat 9'da biter yada ikindi sonrasında başlar güneş batınca biterdi.şehirlilerin önlük bizim önecek dediğimiz bezlerin içinde biriktirip çuvallata istiflerdik pembe gülleri.çok iyi hatırlıyorum büyük şehirde hepimizin bildiği kıpkırmızı kadife gülleri görünce kafam çok karışmıştı.bunlar gül ise benim ailem ne topluyor.keşke köyde de böyle kadife güller olsa diye düşünmüştüm.
köyümün tepe denilen mevkisinde ardıç ağacımız vardır.köyün en yaşlısıdır öyle hürmet edilir.dallarının altında çeşmesi,güzel rüzgarı vardır.şenliklerimiz,hayır dualarımız burada yapılır.her gittiğimde giderim ziyaretine.yamacına oturur bir karşısındaki kapı dağına,bir kendi köyüme bir çevre köylere bakarım.babam yanımdaysa buralar acaba eskiden hep su muydu diye teorilerimizi çarpıştırırız.
İlçemiz Uluborlu'da güzel ve vazgeçemediğim iki şey vardır.biri çocuk parkıda olan çay bahçesinde kekik çayı içip efil efil rüzgarında serinleyip,bir de dondurma yemek,diğeri ise perşembe kurulan halk pazarını gezmek,alış veriş yapmak,ürünlerini satan akrabalarımla,köylülerimle sohbet etmek.her gidişimde her ikisinide her fırsatta yaparım.pazardan dönerken rahmetli anneannem yine bana naylon ayakkabı alacakmış gibi gelir heyecanlanırım.



Eğirdir Gölü köyüme bu kadar yakınken gitmek son yıllarda sıkça nasip oldu.köyüme misafir dostlar geldi de gezdirme bahanesiyle bende sık sık gider oldum.köye yapılan kısa günlü yolculuklarda Eğirdir Gölüne sadakatimizi sunmayı ihmal ettik geçmişte.telafi telaşı duyarak her seferde uğramak istemem bundandır.
sokaklarında yürürken sanki ada da geziyormuşsunuz hissi veriyor size Eğirdir Gölü.yeşilin maviyle buluştuğu yer derler ya turizm kataloglarında işte bende burası için yakıştırdım bu lafı.
geçerken mutlaka uğranılası,yörede mola verilecekse yada konaklanacaksa tercih edilesi yerlerden.sazan balığı yiyebileceğiniz,tecrübe edebileceğiniz gıdalarından.
kısacası yöreye her yolculuk ata ocağına yolculuk benim için...

Hiç yorum yok: