30 Mayıs 2011 Pazartesi

Çınarcık Erikli Yaylası Kampı 28-29 Mayıs 11

Bu yıl ilk baharda kamp yapma imkanımız hiç olmadı.ya TAMZARA TUR’dan Cevdet arkadaş yoktu ya da havalar çok dengesizdi.ama kamp ruhu içimize girmiş bir kere bağlasalar durmaz bir şekilde hafta sonu kaçabileceğimiz yerler araştırmaya başladık bile.
Yürüyüşçülerin ve piknikçilerin çok iyi bildiği ERİKLİ YAYLASI bizim hala göremediğimiz bir yer.çok popüler olması bu yağışlı günlerde işimize geliyor.çünkü havalar biraz ısınsa bırakın burada kamp yapmayı yürümek bile zorlaşacaktır.
Hava durumu yağış gösteriyor. ne kadar yağabilir dedik ve yola çıktık.kamp kankalarımız Nilüfer ve Murat’ı sabaha karşı aldık.sanki hiç sabah olmamış gibi.hep puslu bir ikindi vakti yaşıyormuşuz gibi bir hava vardı. Yalova’ya vardığımızda beklenen oldu ve kendini göstermeyen ama kısa sürede sizi sırıl sıklam yapacak yağmur başladı.
Yalova girişindeki BONZAİ MÜZESİ ve BONZAİ satış mağazaları dikkatimizi çekti.hemen bir mola verip gezelim dedik.BONZAİ meselesi insanı büyülüyor.bir kaç tane beğendiğim ağaç da oldu.fakat fiyatı çok geldiği için alamadım. zaman geçtikçe ağaçlar minyatür kalsın diye yapılan eziyetleri zihnimde tekrar değerlendirdim.gerekli mi?yani salonunuzda mis gibi kokan bir manolya ağacı herkesi çok mutlu eder eminim ama onu sevimli kılmak için genç dalları budamak,köklerini kesmek ve telle köklerini sıkıştırmak fikri bu hobiyi çok itici yapıyor.iyi ki de param yokmuş.
ÇINARCIK’ta son alış verişlerimizi yaptık. ERİKLİ YAYLASINA çıkmadan son yerleşim olan TEŞVİKİYE köyüne geldik.yolu sorduk ve ilerledik ki ne görelim,hafif yağan yağmurda üzerinde halkaları ve nilüferleriyle,çevresindeki ağaçların siluetlerinin derinlik kattığı bir göl.yağmur yağdığından ve sezon açılmadığından olsa gerek etrafında kimse yok.sadece göl,ağaçlar ve kurbağa sesleri.
Hepimiz arabadan attık kendimizi. her birimiz ayrı yerlere gidip bu anı yaşadık.o ne huzur,o ne güzellikti.
ERİKLİ YAYLASI’na TEŞVİKİYE KÖYÜ’nden 6km.lik,virajlı toprak bir yoldan ulaşılıyor.biz aynı özellikteki yoldan 3km. daha gidip DELMECE YAYLASI’nı da bir görmeyi planladık. DELMECE YAYLASI daha yüksek olduğu için daha soğuktu.mangal yapmaya gelen cemaat arabalarının arasında çadır kurmak da bize rahatsızlık verdi.sonunda ÇİFTE ŞELALE tabelasından girdik.yağmurdan dolayı tesisler açık değildi.istediğimiz istikamete arabayla gitmek mümkün olmadı.sonun da aynı civarda ÇİFTE ŞELALE’ lere daha yakın bir yerde çardağı,tuvaleti olan,sezonu daha açmamış bir gözleme tesisinin yakınına kamp kurduk.
İlk iş zil çalan karnımızı doyurmak oldu. Ahmet bize sucuklu yumurta yaptı.kahvaltı sofrasını toplayıp bulaşıkları yıkadık.hepimizin hayali bu ıssızlıkta açan bir güneşin altında matların üzerine yayılıp kitap okumak yada uyumaktı.hayallerimiz yağmur yüzünden gerçekleşemedi ve biz çardağın altında sandalyelerde baya oturduk.
Koca orman bizimdi. arada sırada ÇİFTE ŞELALE tabelasını görüp de gelen ziyaretçiler oldu.yağmurun dineceği falan yok.kampı biraz toparlayıp yağmurlukları giydik ve ÇİFTE ŞELALE neymiş bir de biz görelim dedik.şelaleler yağmurun da etkisiyle gürül gürüldü.uzun süre şelaleyi seyredip fotoğraflar çektik.

Kampa döndüğümüzde biraz çerez yedik. yine taburelerde oturmaktan sıkılıp biraz eğlenmek için Murat’a getirdiğimiz beyaz sakalı sırayla takıp doğaçlama oyunlar oynadık.Murat hacı amca oldu.Nilüfer ormanda sadece kadınların yaşadığı yaşlı teyze oldu.onunla röportaj yaptık.Ahmet ormanda sihirler yapan Gandalf oldu.onunla da röportaj çekimleri yaptık.
Karnımız hiç acıkmadı ama yanımızda getirdiğimiz köfteleri de yemeden geri götürmek olmazdı. Murat mangalı yaktı.
Hava kararınca biraz ateş yakabilir miyiz diye odun topladık. ufacık bir ateş bizi hem ısıtmaya hem de yaşam alanımızı biraz genişletmiş oldu.erkenden yatarız diye planladık fakat biralar,votkalar,şaraplardan sonra uyku falan kalmadı bizde.
Hiç söylemediğimiz kadar şarkı söyledik. bu sefer bet sesimize rağmen Nilüfer ile bana da bolca fırsat geçti. sonradan videoları izleyince yaklaşık 7 dakika kadar şarkının hep 'ağ var,ağ var sesleri' kısmını söylediğimizi gördük.kılıçbalığı şarkısının devamını hatırlayabilseydik kaset teklifi alırmışız.
gece yakılan açık hava ateşi herkesi etkiler. saatler boyu ateşi izlemek keyif verir. kötü şeyler çıkar gider insanın içinden. ateş başında yalan dolan olmaz ve herkes kendi gibi oluverir. yağmura rağmen ateş yandı biz coştuk, biz coştuk ateş yandı.
genelde ateş başında önünüz fazla ısınız arkanız ise buz tutar.ilk defa bu kadar az kişiyle kamp ateşi yakmamızdan dolayı olsa gerek ateş başında montlara ihtiyaç duymadan ısındık.
Gece kampı iyice toparlayıp çadırlara geçtik. sessizlikte uykuya daldık.
Sabah Murat biraz mideyi bozmuş. bizlerde bir şey yok.kahvaltı edip toparlanmaya karar verdik.zira yağmur dinmeye başladı.bu da demek oluyor ki Pazar piknikçilerinin buralara akın etmesi an meselesi.
ÇİFTE ŞELALER’in hemen üstünde bulunan DİPSİZ GÖL’ü ziyaret ettik. ayı veya domuz izlerine rastladık. Ahmet ahşap köprüden geçerken bir gezi klasiği olan düşüşlerinden yaptı.beli ve ayak bileği biraz incindi.
TEŞVİKİYE köyüne tekrar inmek için yola çıktık. virajlardan olsa gerek bu sefer de Nilüfer’in midesi kötü oldu.TEŞVİKİYE KÖYÜ’nde biraz mola verdik.
Harika ayran ve pide yapan aynı zamanda köy kahvesi de olan mekanda 1,5 saat kadar kaldık.
ERİKLİ YAYLASI’na gelirken Yalova tarafında İstanbul istikametindeki trafiği hatırladık. kara yoluyla değil TOPÇULAR’dan ESKİHİSAR’a feribotla geçmeye karar verdik.
ESKİHİSAR,Murat’ın yıllarının geçtiği yermiş.feribottan inince Murat bize ESKİHİSAR’ı gezdirdi.OSMAN HAMDİ BEY’in yaşadığı evi gördük.
Murat ile Nilüfer’i evlerine bırakıp bulutların arasından kendini bir gösterip bir kaybolan güneşi yakalama ümidiyle eve vardık. evin yakınlarında bulunan çocuk parkında çadırları açıp kuruttuk.çocuklar çadırlara büyük ilgi gösterdi.önce sattığımızı sandılar.sonra kendi evlerindeki caillou çadırlarının bizimkilerden daha güzel olduğuna bizi ikna etmeye çalıştılar. En sonunda da toplamamıza yardım ettiler.
ERİKLİ YAYLASI kampımız tüm masraflar dahil 70 TL/kişi

Hiç yorum yok: