19 Ekim 2009 Pazartesi

Avrasya Maratonu 18 Ekim 09

sadece gezi fotoğraflarına bakmak isteyenler için link: http://picasaweb.google.com/leylegihavadagorunce/AvrasyaMaratonuVeDevam#

yarışın başlamasına 2 saat kala uyandık.önce vaz geçelim diye düşündük ama 2 saat sonra hava günlük güneşlik olursa gitmediğimize çok pişman olacaktık.bizim gibi düşünen arkadaşlarla yolla düştük.polis Beşiktaş'a giden tüm yolları kapamıştı.o yüzden arabayı uzak bir noktaya bırakıp Ahmet,Nilüfer ve ben iskeleye doğru yürümeye başladık.Beşiktaş sokaklarını hiç bu kadar sessiz görmemiştim.
İskelede Fikret,Aysun ve Batuhan'la buluştuk.bir yandan da köprüde başlamış olan yarışa bakıyorduk.hava bizi mahcup etmeyecek ve açacak gibi..işte bizi götürecek cici motor.

vapurdan gözüken manzara ise bu.kara kara bulutlar bir geliyor bir gidiyor.

eğer bu gün yarışa katılamazsak Nilüfer'in yaptığı börekleri motorda tüketip blog'a da boğazda kahvaltı başlıklı bir yazı yazarım diye düşünyorum.

Üsküdar'dan Altuniza'deki start yerine taksi ile yetişelim diyoruz. fikret,Batuhan,Aysun bir taksiye Ahmet,ben,Nilüfer ve börekleri bir taksiye bindik.
start çoktan verilmişti.
koşmaya zerre kadar niyeti olmayan bizim grup etraftaki tipleri seyredelim derken neredeyse birbirimizi kaybediyorduk.
Batuhan bize yemin ettirmişti koşmak olmayacak diye.bizde zaman zaman sırf onu gaza getirelim yada kızdıralım diye koşmaca yaptık.
bir süre sonra bizim koşmamıza gerek kalmadan Batuhan çoktan havaya girmiş köprünün çeşitli yerlerinde kendi kendine start verir olmuştu.
Ahmet de Batuhan'ı kendi dişine göre görmüş olacak ki bir ara yarışa kalkıştılar.kim yendi? sanırım ikiside terden sırılsıklam olup mantar gibi şişip yarışdan anlaşarak usulca vazgeçtiler.
Avrasya maratonunda tv'ler her sene gelen renkli insanları gösterir.gerçekten onları bulmak için çok zorlanmayacağınız bir etkinlik bu.bir çok malzeme ben buradayım diyor zaten.
kendilerine bembe güç diyen kafalarına pembe peruk takmış bir grup kadın en masumlarıydı.bir şeyler anlatmak ister gibilerdi.çok anlayamasamda gereken ilgiyi kendilerinde topladılar ve o an google'dan bu grubu araştırmalıyım diye kafama not aldım.feminist yada yardım grubuydu sanırım.eylemlerinin renkliliği güzeldi.
insanlar gerçekten çok çeşitliydi.hatta bir ara birbirimizi dürtmekten kendimizi alamadık.mesela 'donum aynı şort gibi.donla katılıvereyim kim anlar' zihniyetiyle gelen bu arkadaşı Batuhan 'anne adam donla koşuyor' diyerek koleksiyonumuza kattı.gerçektende spor ayakkabı içine takım elbise çorabı üstünede donla epey kendinden söz ettirdi.belki onunda slip don giyenlere bir isyanı vardı kim bilir.
pratik yurdum insanı yağmur kesilince elinde fazlalık olarak kalan şemsiye için en uygun yeri bulmuş yarışına devam ediyor.
sırtında 'karşıgeçit köyü' ve '3' numarası yazan bu arkadaş da iki görüşe ayırdı bizi.yağmurdan korunmak için namaz takkesi mi seçmiş? yoksa öğle namazını ortaköy camii'de kılacak.takke ile şimdiden hazırlık mı yapmış?
yurdumuzda bolca bulunan her dakika motivasyonu tam insanlar da boğazdan yaya geçmenin farklılığından çok savaşa hatta mahalle kavgasına gidiyormuş gibi kendilerini kaptırmış,bayraklarla,marşlarla koşuyordu.bir ara koşsak avrupa birliğini bile dağıtırız havasındalardı. tüm tatlılığıyla etrafta dolaşan bu köpeciğinde göğüs numarası vardı.
yarışın anlamıyla motive olmuş ve yarışın yaş ortalamasını baya baya yükseklere taşıyan bu amcayı görünce diyecek bir şey bulamadık.onunda yerli mi yoksa yabancı mı olduğu konusunda ayrılmalar yaşadık.
Fikret,amcayı görünce gençliğinden utanmış olacak ki aradaki enerji açığını kapatmak için karate yaparak koşmayı denedi.
sevgiliyle bir pazar sabahını boğaz köprüsünde romantik bir yürüyüşle geçiren çiftler de vardı.
Batuhan ve annesi gibi ana-oğul İstanbul'un tadına varanlar da vardı.
maaile,'yavrum üşütür,hasta olur' gibi endişeleri bir günlüğüne evde bırakıp gelenlerde buradaydı.
öyle yada böyle İstanbul Boğazı'nın havasını tatmak isteyen herkes,nasıl olmak yada gözükmek istiyorsa öylece,kendince buradaydı.
peki Boğaziçi Köprüsü'nden İstanbul nasıldı?Ahmet'in fotoğraf makinasından çıkan İstanbul görselleriyle işte İstanbul...
günün devamı 'İstanbul'da Uzun Bir Gün' yazısında.






Hiç yorum yok: