31 Mayıs 2010 Pazartesi

Çanakkale 29-30 Mayıs 10

sadece gezi fotoğraflarına bakmak isteyenler için link:
http://picasaweb.google.com/leylegihavadagorunce/Canakkale

Memleket yolculuklarımızdan sonuncusuna Fikret arkadaşımızıda davet ettik.o da eksik olmasın bize katıldı.yaşadığınız yere yakın yöreden olmanın faydalarından biri de gün daha dönmeden memleketinizde oluyorsunuz.Çanakkale'de Ahmet için işte bunları ifade ediyor.
yatma saatinde Çanakkale'deydik.sabah kapalı bir hava vardı.Ahmet ve Fikret sabah saat 6 gibi balık tutma denemesi için sahile gittiler.dönüşte elleri boştu.kahvaltıdan sonra Lapseki pazarından alış-veriş yaptık.
öğleden sonra oğlak çevirme için Çan tarafına gittik.ufak bir arabaya iri 6 yetişkin binerek bir rekor kırdık.Çan-Lapseki arası yaklaşık 90km.
ormanlık alan içindeki bir tesiste oğlak çevirme yapıyorlar.hatta burası Atatürk'ün kahve içtiği yer diye de meşhur etmiş kendini.oğlak eti düşündüğümüzün tersine çok lezzetliydi.
kuzu çevirmeye göre daha yağsız.bizim etden anlamadığımızı anlamasından mı yoksa buradaki usülden mi oğlak çevirmenin ifrazatı çoktu.uyarı ve ricamıza rağmen ikinci partide de aynısı olunca artık ses etmeyip kaderimize razı geldik.
benim oğlak çevirmeye notum çok olumlu.yok yiyenin midesini bozar,çok yerseniz dokunur gibi sorunlarda yok.
oğlak çevirmede mevsim de önemli.tesis sahibi oğlak çevirme mevsiminin martda başladığını elindeki oğlak bitene kadar devam ettiğini söyledi.gitmek isteyenler için söyleyelim 4 kilo oğlak çevirme+içecekler+salataya 125tl. verdik.6 kişi 4 kilo et yiyip,koca göbeklerimizle yine arabaya binme rekoru kırarak eve geri döndük.
evin bahçesinde erik ağaçlarında vakit geçirdik.eriklerle kadın resmi yaptık.
şapıtılı şekilde erik yeme yarışması yaptık fakat benden başkası katılmadı.
İstanbul'a yola çıkmadan evvel erik çıkartması yapma kararı aldık.bahçedeki erikler toplamazsak mundar olacak.
kapı önünde akşam üstü serinliğinin keyfini sürdük.Ahmet'in teyzesinin ilk denemesi olan bir yemeği,teyze jürisi olarak tattık,not verdik.
'siz yinede karnınızı doyurun bunun neye benzeyeceği belli olmaz' demişti enişte.herkesin notu olumlu oldu.akşam köy sütü bulup sütlaç yaptık.
güneşin batışında balkondaydık.
ertesi gün sabah kahvaltısından sonra erik operasyonuna giriştik.ahmet'in annesinin eşyalarını ve kendisinide alıp İstanbul'un yolunu tuttuk.
akşam 17:00 gibi evdeydik.Lapseki pazarında bulduğum çocukluğumun sebzesi cükcük'ü pişirdim.bizim yörede cükcük diyorlar Lapseki'de cücük diyorlarmış.bir k harfi ne değiştirirki.aslında soğanın erkeği diyebiliriz.yeşil soğanın tepesinde tacı olan ve soğandan daha sert,acı tadı var.çiğ yemek zahmetli.bulursanız denemeniz için az yağ ile kavurun.baharat ve biraz su koyup hafif pişirin.isterseniz yoğurtlu isterseniz sade yiyebilirsiniz.göründüğünden daha hafif bir tadı vardır.çocukluğumda dedemin dolayısıyla bizim milli yemeğimizi tekrar görmek benim için çanakkale sürpriziydi.

Hiç yorum yok: